Ankilozan Spondilit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Olur?

Prof. Dr. Ömer Karadağ tarafından yazılmıştır.

Bu yazıyı aşağıdaki butonları kullanarak başkalarıyla paylaşabilirsiniz.

Ankilozan spondilit nasıl bir hastalıktır?

Ankilozan spondilit, leğen kemiği ve omurgalar çevresinde görülen, bel, boyun ve sırt ağrısı ve hareket kısıtlığına yol açan uzun süreli iltihaplı romatizmal bir hastalıktır.

 

Kelime anlamlarını açıklamak gerekirse spondilit, omurganın iltihabı demektedir.

 

Ankiloz ise bir eklemin çevresindeki kemiklerle kaynaması ya da sertleşmesi sonucu hareket yeteneğinin ileri derecede kısıtlanması anlamına gelir.

 

Ankilozan spondilit, genelde genç yaşlarda ortaya çıkan bir hastalıktır. Her hastada hastalık şiddeti aynı olmayabilir. Özellikle şiddetli hastalığı olan hastalarda erken tanı konulmazsa ve uygun tedavi edilmezse vücutta şekil bozukluğu, hastalarda yaşam kalitesi ve ciddi iş ve işgücü kaybına yol açabilmektedir.

 

Bel ağrısı ve Ankilozan Spondilitin Görülme sıklığı nedir? Türkiye görülme sıklığı açısından bir özellik arz ediyor mu?

Bel ağrısı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık ağrı sebeplerinden birisidir. Üç aydan uzun süreli bel ağrısına ‘kronik bel ağrısı’ diyoruz. Erişkin nüfus içerisinde kronik bel ağrısı sıklığı %10-15 civarındadır. Ankilozan spondilitin ülkemizdeki sıklığı bölgesel farklılıklar olabilse de binde 5-15 arasında olduğu söylenebilir. Ancak vurgulanması gereken nokta hastaların yaklaşık üçte biri hastalıklarının farkında değiller.

Bu nedenle; 

Özellikle 40 yaş altı dönemlerde başlayan ve üç aydan uzun süreli bel ağrısı varsa bu açıdan değerlendirilmekte fayda bulunmaktadır. İnflamatuvar yanı iltihaplı bel ağrısı konusunda gerek halkımızın gerekse de hekimlerin farkındalık düzeyinin artması çok önemlidir. 

 

Cinsiyetler arası fark var mı?

Ankilozan spondilit erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir.

 

Genetik alt yapı yatkınlığı artırıyor mu? Belirlenmiş bir gen var mı hastalıkla ilgili olarak? Anne babada görülmesi çocuklarda görülme riskini artırıyor mu?

 

Ankilozan spondilit gelişiminde genetiğin rolü var. Ailesinde benzer hastalığı olan bireyde görülme sıklığı daha fazla. HLA-B27 dediğimiz bir gene sahip olunması riski arttırabiliyor.

 

Ancak toplumumuzda herhangi bir sorunu olmayanlarda da %6-8 oranında pozitif olabiliyor. Bu nedenle tarama yapmıyoruz. Bizim için önemli olan tanı aşamasında hastanın ailesinde bu hastalıklar varsa tanıyı destekliyor. 

 

Hastalar tarafından bize en sık sorulan sorulardan birisi de ‘Çocuğum için tarama yaptırayım mı? Bu noktada önemli olan benzer şikayetlerin varlığı. Herhangi bir şikayeti olmayan kişilerde tarama yapmıyoruz.

 

Belirtileri neler?

İnflamatuvar yani iltihaplı bel ağrısı, aralarında AS’nin de bulunduğu önemli bazı romatizmal hastalıkların erken dönemdeki en önemli bulgusudur.

 

İltihaplı bel ağrısı bulgularını şu şekilde özetleyebiliriz. 

  • Başlangıç yaşı <40 (45yaş)
  • Bel ağrısı >3 ay
  • Sinsi başlangıç
  • Sabah tutukluğu >30 dakika 
  • Egzersizle düzelme
  • İstirahatle düzelme olmaması
  • Gecenin ikinci yarısında ağrı ile uyanma
  • Bazen sol bazen sağ kalçada ara ara olan ağrı
  • Ağrı kesici ilaçlara iyi yanıt

Bu belirtilerin hepsinin aynı anda olması gerekmiyor. Ne kadar fazla belirti varsa, o kadar tanıyı destekleyici olduğunu söyleyebiliriz.

Ankilozan spondilit hastalarında boyun ve kalça tutulumu önemli fonksiyon kaybına yol açabilmektedir. 

Göğüs kafesimizde nefes alıp verme sırasında kaburgaların göğüs kemiklerine birleşme yerlerinde de iltihap olabilmekdir.  Hastalar derin nefes alıp veirken batmadan da şikayetçi olabilmekedir. 

Ayrıca hastalarda topuk ağrısı, diz-ayak bileği gibi özellikle alt ekstremite eklemlerinde ağrı-şişlik eşlik edebilir. 

 

Tıpta bazen bazı hastalıklar birarada görülme eğilimindedir. Spondilartropatiler dediğimiz bu grupta Ankilozan spondilit de yer almaktadır. Şöyle ki üveit, gözümüzdeki bir bölgenin iltihabıdır. Üveit kişilerde yalnız başına olabileceği gibi,  Ankilozan spondilitli hastalarda görülebilmektedir. Bunun dışında psöriazis yani sedef denilen hastalığı, Crohn veya ülseratif kolit olarak adlandırılan iltihaplı barsak hastalıkları da bu gruptandır. 

 

Ankilozan spondilit hastaların yaklaşık üçte birinde gözlerde üveit dediğimiz iltihap görülebilir.  Ankilozan spondilit bazen iltihaplı barsak hastalıkları ile sedef romatizması hastalarında da görülebilmektedir. Benzer şekilde bu hastalarda HLA-B27 pozitifliği bel romatizması gelişimini arttırmaktadır.

 

Hastalık nasıl seyrediyor? Omurga deformasyonu hızlı mı oluyor?

Genç yaşlarda en üretken çağda ortaya çıkan bu hastalık, sabahları yol açtığı tutukluk nedeniyle işe gitmeyi zorlaştırmakta, çalışma hayatına ara verilmesine dahi yol açabilmektedir. Birçok kişi için hayatı anlamlı kılan gündelik rutin işler, doğru tanı ve tedaviye ulaşamayan AS hastaları için ne yazık ki mümkün değildir. AS’de bel ağrısı dışında sırt, boyun ve kalçaların arka kısımlarında da ağrı hissedilebilir. 

Hastalığın son aşamasında bazı hastalarda toplum arasında ’kamburluk‘ olarak bilinen sırt ve boyun deformasyonu görülebilir.

Ancak her hastada mutlaka kamburluk gelişecek diye düşünülmemelidir. Hem hastadan hastaya hastalık seyri farklı olabilmektedir. Günümüzde erken ve etkili tedavi ile bu sorun belirgin şekilde azalmıştır. 

Sigara kullanımı hareket kısıtlığına yol açan omurgalar arası kemikleşmeyi arttırabilmektedir. 

Teşhis nasıl konuyor? Erken teşhisten ne anlıyoruz? Erken teşhis hastalığın gidişini nasıl etkiliyor?

Bel, sırt veya kalça ağrısı ile başvuran bir hastada bazı sorularla sorunların mekanik mi yoksa iltihaplı bel ağrısına bağlı olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz. Mekanik yani zorlamaya bağlı ağrılar, dinlenince rahatlamakta, hareket etmekle alevlenmektedir.

İltihaplı bel ağrısında genellikle ağrılar istirahatle geçmez hatta artabilir. Hastalar sabah kalktığında belinde kalçalarında tutukluktan şikayet ederler. Bazen de uyuduğunda gecenin ikinci yarısında ağrı ile uyandıklarını ve hareket etme gereği hissettiklerini ifade ederler. Bu katılık hissi hareket ettikçe açılmakta ve genelde yarım saatten uzun sürebilmektedir. Hastalarda bazen sol bazen de sağ kalçada ağrı olabilir. Ağrı kesici kullanımıyla ağrıların azalması da önemli ipuçlarındandır.

Hastalığın doğası gereği sinsi seyirli olması tanıda gecikmeye neden olabilmektedir. Çünkü ara ara alevlenmeler gösterdiği için hastalar şikayetlerini tam olarak zaman içerisindeki değişimini takip edemezler. Yani zaman içerisinde farklı dönemlerde görülen şikayetlerinin aynı sorunun parçası olabileceği bazen de aklına gelmemektedir.

İnflamatuvar yani iltihaplı bel romatizması denince aklımıza Ankilozan spondilit ve onun erken dönemi olarak adlandırabileceğimiz spondilartritler gelmektedir. Ankilozan spondilit olarak tanı konulabilmesi için röntgende belirli bulguların olması gerekmektedir. Ancak iltihaplı yani inflamatuvar bel ağrısı olan kişilerde şikayetlerin ilk başlangıcından itibaren 5 yıl sonra bile ancak yarısında röntgende tanı için gerekli bulgular belirlenebilmektedir. Eğer tanı için bekleyecek olursak asıl amacımız olan sakatlık olmaksızın hastalığın tedavisi ve hastalarımızın herhangi bir özürleri olmadan tedavilerin planlanması gecikecektir. Günümüzde görüntüleme yöntemlerinde gelişmeler erken tanı için çığır açmıştır. İltihaplı bölgelerin yani leğen kemikleri çevresi ve bazen omurgalara yönelik MR çekilerek erken tanı konulabilmektedir. Bu grup yani erken tanı alan hastalar aksiyal spondilartrit olarak adlandırılabilmektedir. Aslında hastalarımız için tanının Ankilozan spondilit mi aksiyal spondilartrit mi olduğu tedavi için çok farklılık yaratmamaktadır. 

Yeni tedaviler neler?

Ankilozan spondilit tedavisinde kullanılan kortizon dışı iltihap kurutucu ilaçlar, hastaların ağrı ve tutuklukları giderici özelliklerinin yanı sıra hastalığın ilerlemesini önleyici etkileri de bulunmaktadır. Bu nedenle doktorlarının önerilerine göre gerekiyorsa düzenli olarak kullanılmalıdır. 

Hastaların klinik durumuna gore sulfasalazine ve metotreksat gibi hastalık aktivitesinin etkileyen ilaçlar da belirli hastalarda önerilebilmektedir. 

Son 15-20 yıl içerinde ülkemizde de kullanılmaya başlanan TNF-inhibitörleri olarak bilinen biyolojik ilaçlar özellikle diğer tedavilere dirençli hastalarda çığır açmıştır. Ülkemizde bulunan 7  adet farklı markada TNF inhibitörü, ilacın uygulanma şekli ve hastaların klinik durumuna göre doktorlar tarafından hastalarımıza önerilmektedir. Interlökin 17 inhitibörü de ülkemizde başarıyla kullanılmaktadır.

 

Son dönemde Hastalıkların Tedavisi yerine Hastalık Yönetimi terimi daha çok kullanılıyor. Bu ne anlama geliyor?

Hastalığın tedavisi demek yerine ‘Hastalık Yönetimi’ kavramını kullanmak daha kapsayıcı oluyor aslında. Çünkü hastalıkla baş ederken ilaçlar kadar, hastaların kendisi ve ailesinin desteği, paydaşların hastalık konusundaki eğitimleri, hastalarımızın yaşam tarzı değişiklikleri en az ilaçlar kadar vurgulanması gereken konulardır. 

Ankilozan spondilit hastalık yönetimi için konuşacak olursak 

  • Hastalar sigara kullanıyorsa, sigaranın bırakılması konusunda uyarılması, unutulmamalıdır.
  • Hastalığın tüm evrelerinde kısa süreli de olsa egzersiz öneriyoruz. 
  • Egzersizler konusunda derneğimiz ve Ankilozan spondilit hasta derneklerinin web sayfalarından örnekler görülebilir. İlk aşamada fizyoterapist arkadaşların önerilerinden sonra düzenli ve günlük olarak egzersizlerini devam etmelidirler.
  • Grup halinde egzersizlerin uyum oranının yüksek olduğunu da hatırlatmak istiyorum.
  • Hastaların erken tanı ve etkin tedavi uygulanması durumunda, oldukça başarılı şekilde vücutta sakatlık kalmaksızın hayatlarını  sürdürmesi mümkün olabilmektedir. 

 

  • Hastalarımızın bitkisel ilaçlar olarak piyasada ve eşitli televizyon kanallarında reklamı yapılan, ancak faydaları ispatlanmamış tedavilerden uzak durmaları gerekmektedir.  Çünkü bu ilaçlar vücudumuzda çeşitli yan etkilere yol açabiliyorlar. Bunların yerine yaşam tarzı, değişiklikleri, egzersiz ve hekimlerinin önerilerini yerine getirmelerini tavsiye ediyoruz.

 

 

 

Scroll to Top
Hastalığınız hakkında sormak istediğiniz bir sorunuz mu var?